Açlık ile ilgili en güzel şiirler burada. Açlık şiirlerini sizler için yazdık. Açlık konulu şiirlerimiz 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 kıtalık...
Açlık ile ilgili en güzel şiirler burada. Açlık şiirlerini sizler için yazdık. Açlık konulu şiirlerimiz 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 kıtalıktır. Sizler de Açlık hakkında kısa ve uzun şiirlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz.
AÇLIK
Karanlık
bir boşlukta yankılanır ses,
Midemde dolaşan bir sancı nefes.
Dünya kadar hayal, bir lokma ekmek,
Uzaklarda kalmış o sıcak yemek.
Açlık,
bir çığlık, susmayan bir ses,
Ne bir günah kalır ne de temiz bir heves.
Toprak bile konuşur, duymaz kimse,
Bu yük, ağırdır her nefeste.
-SON-
AÇLIK
Kuru dallar gibi kırılır umut,
Bir çocuk gözlerinde taşıyor bulut.
Bir tas çorba düş olur gecede,
Açlık, bir yara, her nefeste.
Toprağın bağrında ekinler
yeşerir,
Ama eller boş, yürekler erir.
Bir dilim ekmek hayalden ibaret,
Açlık dokunur insanlığa ilik ilik hayret.
Paylaşmak bir anahtar, kapılar
açık,
Sevgiyle çözülür her düğüm karışık.
Bir gün gelecek, bitecek bu çile,
Açlık, tarih olacak, hatırlanmayacak bile.
-SON-
AÇLIK
Gözler ufka bakar, boş bir
umutla,
Eller titrer çaresiz, kuru bir toprakla.
Bir lokma ekmeğe uzanır dualar,
Açlık, gölgesini düşürür insanlar.
Her sokak başında yankılanır
sessiz,
Bir çocuğun açlığı, yüreği derbeder iz.
Bir annenin gözyaşı, bir babanın teri,
Açlık, her ailede bir ağıt gibi geri.
Eller birleşse, toprağa değer
emek,
Her sofrada bulunsa bir tas yemek.
Ama dünya bencil, unutur sevgiyi,
Paylaşmayı bilmez, yitirir benliği.
Bir gün gelecek, son bulacak bu
karanlık,
Sofralar birleşecek, her yürek aydınlık.
Açlık, sadece bir anı olacak,
Ve insanlık yeniden umutla dolacak.
-SON-
AÇLIK
Gecenin
kör kuyusunda bir fısıltı,
Gökyüzünde kaybolan bir yıldız hızı.
Bir lokma, bir umut, bir hayal kurulur,
Açlıkla sınanır insanın gururu.
Kuru bir
toprağın çatlağında saklı,
Ekmek kokusu, bir masal kadar tatlı.
Eller uzanır ama boş döner geri,
Bir çocuk ağlar, sessizdir her seri.
Sofralar
kurulur bazı evlerde zengin,
Bazen yoksulluğun masasıdır en dingin.
Bir yanda kahkahalar, diğer yanda sessiz,
Açlığın türküsü döner dillerde dilsiz.
Her sokak
köşesi, her ara yol,
Taş duvarların altında ezilir sol.
Çöplerden yükselen bir umut ışığı,
Açlık, insana takar kanatsız kuşu.
Bir tas
çorba, bir dilim ekmek,
Ne büyük zenginliktir, kalplerle eklenmek.
Paylaşmanın sıcaklığıyla dolan kucak,
Açlıkla savaşır bir avuç tuzak.
Ne bir
suçtur bu ne de bir seçim,
Açlık bir çığlıktır, duymalı her isim.
Doyan mideler değil, yürekler olsun,
Bir gün herkes için açlık son bulsun.
-SON-
AÇLIK
Bozkırın
ortasında bir rüzgar eser,
Bir annenin gözyaşı, içini keser.
Küçük bir el uzanır, çaresiz, yorgun,
Açlık hikayesi, kaderle dolgun.
Dağlar kadar
büyük, içi boş bir çığlık,
Karanlığın içinde kaybolmuş bir ışık.
Ekmeği rüyasında gören çocuklar,
Bilinmez yarına umutla bakar.
Şehirlerin
kalbinde açlık kol gezer,
Zengin sofralarda doygunluk izler.
Bir taraf susarken diğer taraf yer,
Bu dengeyi kim bozmuş, kim yitirmiş değer?
Açlık bir
kılıçtır, keser tüm bağı,
İnsanı insandan koparır sağa sola dağı.
Adalet ne yüce, ne büyük bir söz,
Ama açlıkla boğuşan hep yalnız öz.
Yoksullukta
yeşerir bir çiçeğin direnişi,
Her yeni gün yeniden başlar savaşı.
Açlığın sesi, bir türkü kadar eski,
İnsanlık aynı, değişmeyen resmi.
Toprak
doyurur, eller çalışırsa,
Paylaşmayı bilen her kalp barışırsa.
Açlık, gün gelir tarih olur elbet,
Yeter ki umut, kaybolmasın bir kez.
-SON-
Açlık Şiirleri |
AÇLIK
Her sokak
başında, bir çift yorgun göz,
Açlığın hikayesi hep aynı söz.
Bir lokma ekmek, bir yudum su,
Kimse görmez o sessiz ağıdın huzurunu.
Güneş
doğar ama ısıtmaz teni,
Açlık örter üzerimize siyah bir seni.
Bir annenin duası, bir çocuğun hayali,
Hepsi tek bir öğünde, kaybolur hali.
Şehirler
uyanır, pazarlar dolup taşar,
Fakat bazı eller hep boş dolaşır.
Zengin sofralarda dökülür kırıntılar,
O kırıntılarla doyar mazlumun yıllar.
Bir dünya
düşün, eşit her bir pay,
Ne acı bir umut, sanki uzak bir ay.
Oysa bereket boldur, toprak cömert,
Aç gözlülük bozar her doğru öğretiyi bertaraf eder.
Bir
çocuğun gözlerinde yazılır gerçek,
Ne bir şikayet vardır ne de bir seçenek.
Sadece açlığın keskin bakışı,
Bir dünyanın unutulmuş bir nakışı.
Tarlalar
dolar taşar, buğday altın gibi,
Ama kimse paylaşmaz, herkes bencil, kirli.
Oysa paylaşmak, insanın özü,
Doyurur her açlığı, olur hayatın sözü.
Açlık,
bir son değil, bir başlangıç,
Bir sınavdır hepimize, insanca kalmak için azıcık.
Bir gün gelir, biter bu zulüm,
O gün sevgiyle dolacak her bir ölüm.
-SON-
AÇLIK
Gözler
karanlıkta, rüya beklerken,
Açlığın sesi yükselir derinden.
Bir çocuk uyurken sallanır boş beşik,
Açlık büyür yavaşça, susar her dilek.
İnsan bir
lokmayla hayal kurar mı?
Bir tas çorba için kaderine yanar mı?
Yoksulluk her köşede sessiz bir hayalet,
Açlık, insanı savurur en soğuk hayrete.
Tarlalar,
bahçeler, altın kadar değerli,
Ama neden açtır insan, neden bu mahşeri?
Bir çuval buğday, bir damla su,
Paylaşmak bu kadar mı ağır bir yük?
Her
sofrada bir umut, bir sıcak kahkaha,
Ama yoksullukta sessizlik çınlar sabaha.
Bir tas yemek, bir parça ekmek,
Ne büyük bir hayaldir yoksula destek.
Açlık,
bir kıyı gibi yavaşça aşınır,
Direnen ruhlar, umutla taşınır.
Bir annenin gözyaşı, bir babanın teri,
Hikayenin sonunda insan bulur yeri.
Bir dünya
düşün, el ele veren,
Her lokma eşit, her yürek derin.
Açlık bir masal olur, tarihte bir iz,
İnsanlık yeniden doğar, sevgisi temiz.
Bir gün
gelir, o gün yakın,
Paylaşmanın gücüyle dolar her akın.
Açlığa karşı kazanır insanlık,
Ve dünya başlar yepyeni bir anıtlık.
-SON-
AÇLIK
Toprak
çatlar, güneş yakar bedenleri,
Açlık fısıldar insanın kaderini.
Bir damla su, bir avuç buğday,
Hayat bir imtihan, dolu bin isyan.
Çatlamış
dudaklar, sessiz bir dua,
Bir tas çorba için göğe bakar rüya.
Kuru bir ekmeğin dokusu kutsal,
Ama kim bilir, kim anlar bu masal?
Eller
uzanır, hava boş bir yankı,
Açlık, bir orman gibi sarmış sanki.
Neden yetmez bu dünya herkese,
Neden düşer insan açlığa böylesine?
Sokaklar
taşır yükünü yoksulluğun,
Gözler söyler sessizce hüznün kokusunu.
Bir masada şölen, diğerinde sessizlik,
Açlık derinleşir, karanlık bir hislik.
Tarlalar
büyür, ambarlar taşar,
Ama zengin hep kazanır, fakir düşer azar azar.
Adalet bir efsane, bir uzak düş,
Açlığın kalbinde her şey daha güç.
Bir anne
çöplükte kırıntı arar,
Bir çocuk dilenir, kimsesiz kalır.
Oysa bir avuç merhamet yeter,
Açlık biter, insanlık yeniden değer.
Hayal
kurar aç insan, doymak için,
Ama gerçeği serttir, soğuk, biçim biçim.
Her umut bir ışık, her yardım bir çare,
Açlık, insana kalan en ağır yare.
Bir gün
gelecek, güneş parlayacak,
Herkes bir sofrada el ele duracak.
-SON-
AÇLIK
Bir
rüzgar eser, kuru ve soğuk,
Açlığın nefesi keser her soluk.
Boş tabakların yankısı derin,
Bir hikaye başlar, yoksulluğun serin.
Gökyüzü
mavi, topraksa verimli,
Ama insanlar neden hep bölünmüş kirli?
Tarlalar dolup taşar, tohumlar doğar,
Yine de açlık, bin yürekte ağlar.
Sofralar
kurulur, çeşit çeşit yemek,
Ama bazı evler ışıksız, sessiz, bitmek.
Bir lokma uğruna yaşanan savaş,
Bu dünyada açlık, en büyük yara taş.
Bir
annenin eli, çocuğunun başında,
Yalnızlık ve açlık, aynı yaşında.
Bilir ki bu dünya, herkese yetecek,
Ama bir avuç zengin hep daha isteyecek.
Bir
çocuğun gözlerinde bir öykü saklı,
Açlıkla büyür, hayalleri yaralı.
Oynamak yerine çalışır gün boyu,
Ne bir oyun var ne de neşenin soyu.
Şehirde
pırıltılar, köyde derin bir karanlık,
İnsanın ruhunda açlık, sanki bir yanıklık.
Paylaşmak bir erdemdir, unutanlar için,
Her lokmada bir hayat, her nefeste bir ilgin.
Bir gün
gelecek, insan hatırlayacak,
Bu dünya herkese eşit olabilecek.
Tarlalar herkese, sofralar hep dolu,
Açlık, bir masal olacak sonunda.
Bir lokma
ekmekle büyür sevgi,
Paylaşmak kurar hayatın dengesi.
Açlık biterse, insanlık yükselir,
Ve dünya barışın meyvesini devşirir.
-SON-
AÇLIK
Uzak bir
köyde, sessiz bir çığlık,
Toprak sert, taşlar ağır, her şey kıyık.
Bir el arar umut, bir göz bekler ışık,
Açlık, bir girdap, çeker yürekleri sık.
Yıllar
boyu aynı hikaye dönüyor,
Yoksul bir sofra, hep eksik görünüyor.
Zengin sofralarında ballar dökülür,
Ama yoksulun tabağı hep boş bırakılır.
Tarlalar
bilir emeğin dilini,
Ama mahsul gidiyor hep birilerine.
Paylaşmak bu kadar mı zor insan için?
Açlık, boğar insanlığı her biçim.
Bir çocuk
ağlar, gözlerinde özlem,
Bir damla süt için sessizce beklem.
O annenin duası, o babanın teri,
Doyurur mu bir gün, bu açlık ne derin.
Şehirlerin
ışığı parıldar gece,
Ama yoksulluğun gölgesi düşer yine.
Her köşede bir umut, bir avuç ekmek,
Ne kadar uzak, ne kadar gerek.
Bir tas
çorba, bir dilim sıcak,
Açlığa karşı en büyük tuzak.
Paylaşılan her lokma, çoğalan bir sevgi,
Açlık biter, başlar insanca bir bilgi.
Ama insan
unutur, ne açlığı bilir,
Ne de paylaştıkça çoğalan sevgiyi seçer.
Bir gün anlayacak, o gün çok yakın,
Dünya adil olacak, bitecek bu akın.
Ve açlık,
bir anı olacak tarihte,
İnsanlık hatırlayacak sevgiyle bir çifte.
Her yürek birleşecek, her el kavuşacak,
O gün güneş, hepimize aynı doğacak.
-SON-
YORUMLAR